Yaparak, Yaşayarak Öğrenmeye
Katılımcı Çağdaş, Yeni Bir Eğitim Programı
ÜSEP, farklı gelişen çocukları anlamak amacıyla, yetişkinler için geliştirilmiş bir programdır. ÜSEP için önce bir çocuğunuzun olması gerekir. Bunun mutlaka size ait bir çocuk olması gerekmez. Öğrencileriniz de olabilir veya kendi çocuğunuz kadar sevebileceğiniz başka çocuklarınız olmalı…
Çocuk olmazsa olmaz mı? Pek mümkün görünmüyor. Yani ÜSEP’ i anlamak daha doğrusu yaşamak için önce iki şey şart: Çocuklar ve onları sevmek. Sonrası öğrenilebiliyor. Oldukça da zevkli, eğlenceli. Hem kendinizi, hem çocuğunuzu yeniden keşfedebilirsiniz. Biraz, yani aslında epey değişiyorsunuz.
Eliniz değil, elinizin marifetleri değişiyor. Yüzünüz gene sizin yüzünüz, ama daha çok gülümsüyorsunuz. Gözünüz, kulağınız? Onlar ciddi ciddi değişiyor, Yepyeni bir gözünüz, kulağınız oluyor.
Kafa mı? Eskisini atmanız gerekecek. Bu tamamen değişiyor. Ne yazık ki hazır yeni kafalar yok. Herkes kendi kafasını kendisi yeniliyor. E kafa yenilemek öyle kolay bir şey değil. Biraz sabır, biraz emek gerektiriyor. Epey de zaman alıyor. Önce kafanızın içindeki çekmecelerde sakladığınız zararlı, dolmuş bilgileri atıyorsunuz. Bazı kafa çekmecelerini çocuğunuzun ihtiyaçlarına, yaşına, kişilik özelliklerine göre ayarlıyorsunuz. İzin verin, çocuğunuz onları boyasın, renklendirsin. Ne de olsa içini birlikte dolduracaksınız.
Gördünüz mü göğsünüz şimdiden kabarıyor. Çünkü kalbinize göre yeni bir kafanız oluyor. Artık daha rahat nefes alıyorsunuz. Kalbinizin pompaladığı kan sıkışmıyor bir yerlerde. Değişmek tabi çok istenir, siz de istiyorsunuz. Ürkütücü, endişe verici… evet. Ama bu kafayla, bu çocuk büyümez, büyüse ne olur. Kalbin coşku, umut ve inanç pompalamalı. Bu kafayla olmaz tabii. Hem içi, çekmeceleri gacır gucur eskilerle dolu.
Bak, elin nasıl şeyler yaptı. Geçen de vurmuştun ya hani çocuğuna! Ha işte o el senin elin. Tabi sonra üzüldün. Kalbin sıkışmıştı üzüntüden. Tabii çocuğunu sevmeden, gönlünü almadan geçmez böyle üzüntüler! Çocuğunuzun gözlerinden ışıksız iyileşmez böyle üzüntüler. Bir gün bir bakmışsın ya! Kalbin tık gitmiş, maazallah yani, e böyle olursa eline, diline bak, gittikçe başka bir el oluyor sanki. Evet, değiştireceksin kafayı. Kalbin kadar olacak kafan. Ne güzel!
Tabi size de bir ÜSEP lazım! Hatalı kullanımlar yapmamak için, lütfen garantili ÜSEP danışmaya ara ara gidiniz. E kolay değil tabii. Yılların birikmişliği, eskimişliği, kimini atacaksın, kimini de değiştireceksin, kimini yenileyeceksin, kimini bizzat kendin yapacaksın. Zaten hep hissediyordun. Bu kafa çok da sana göre değil, değiştirmek lazım, yenilemek lazım. Onu da sana sormadan başkaları oluşturdu, monte etti sana, pek hatırlamıyorsun. Tabii ama bakınca aynada yüzüne, iğreti duruyor; içindekilerde bir yabancılık hissi görebiliyorsun. Hatırlıyor musun… Hep itfaiyeci olmak istedin yangını durdurmak için. Orman yangınları senin çocuk yüreğinde cayır cayır yanardı. Yanan ormanların içindeki hayvanların seslerini, acılarını duyardın. Uykuların bölünürdü. En çok parklarda, ormanlarda mutlu olurdun, Bir kuşun arkasından uçar giderdin sende… Durdurmak istedin tüm bunları… Onun için çocukken itfaiyeci olmak istedin. Sonra ormancı olmak, olmadı hiçbiri. Senin seçimin olmadı yani. Sonra Feride’ ye aşık oldun. Feriştah bakışlı Feride’ye… ama başka biriyle evlendirildin. Onu da sevdin sevmesine ya…Pek sen seçmedin. Bu çocuk da sizin çok planlı, istediğiniz bir zaman da gelmedi… Doğumunda bile yanında değildin.
Uzakta ve görevdeydin. Haberi aldığında kafanda bir bebeği canlandıramadın. İtfaiyeci olmak isteyen, orman saçlı, erkek çocuk canlanıyordu kafanda. Hiç anlam veremez, tuhaf bulurdun bu görüntüyü. Aylar sonra, görebilmiştin bebeğini. Ve onu da sonradan sevdin. Şimdi elini kontrol edemediğin, yüreğini deve dikenleri gibi acıtan şeyler oluyor. Yabancı bir el, tuhaf bir kafa. Kalbinle kafan arasında, ne çok acı basamakları var… Çünkü senin seçimlerinden oluşmuş bir kafa değil, gövdendeki monte edilmiş çekmeceleri miatsız doldurulmuş. Onun için yabancı, kalbine uzak, sana göre değil. Değişim için en gerekli olan şey bu zaten… Farkında olmak… sen farkındasın şimdi. Senin değişimin başladı yani…
“Yeni mezun genç diplomasını babasına uzattı ve şöyle dedi: Seni ve annemi mutlu etmek için, hukuk fakültesini bitirdim. Şimdi, 6 yaşımdan beri size söylediğim gibi, itfaiyeci olmaya gidiyorum.”
( Hayata yön veren sözler, : Derleyen Akın Alıcı. Haz. 2003.İst. sf.130)